top of page

ARTAN ENERJİ İHTİYACI

                                                                                                                                                              Hazırlayan: Yasin KOCATÜRK

                                                                                                                                       Danışman Öğretmen: Abdullah Ender AKÇAY

                                                                                                                                                           Okul Müdürü: Mahmut OLUKÇU

                                                                                                                                           KONYA, Ereğli, İvriz Sosyal Bilimler Lisesi

     ÖZET:

    Bu analizde dünya üzerinde artan enerji ihtiyacı, ülkelerin enerji kullanımındaki etkisi, ülkelerin mevcut durumu ve gelecek hedefleri incelenmektedir. Tüm dünyada ilerleyen teknolojiye bağlı olarak sanayinin ve insanların enerji kullanımındaki ihtiyaçları her yıl artış göstermektedir. 1970’lerde fosil yakıt kullanımı az iken ilerleyen yıllarda fosil yakıtların yaygın olarak kullanımı tüketimi artırmıştır. Fosil yakıtların gelecekte tükenecek olmaları da yenilenebilir enerji kaynaklarının artmasını sağlayacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ülkeler yerli enerjilerini kullanıp dışa bağımlılıklarını azaltarak ve çevreye verilen zararın en aza indirilmesinde katkıda bulunmaktadır. Ancak dünyada tüketilen enerjinin sadece %15.8’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının az olması mevcut durumda bulunan fosil yakıtların kullanımının yüksek olmasına ve dünya ömrünün kısalmasına yol açmaktadır. Enerji tüketimine bakıldığında ise 20. yüzyılın ortalarından itibaren nüfusun artmasıyla enerji talebinin de arttığı gözlemlenmiştir. Artan bu nüfus enerjiyi günlük hayatın her yerinde kullanmaya başlamıştır. Kullanılan kaynakların %84,2’ini de fosil yakıtlar oluşturmaktadır. Bu da dünyada bulunan yenilenemez enerji kaynaklarının azalmasına sebep olmaktadır. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş nitelikteki ülkelerin enerji kullanım oranları artmıştır. Örneğin gelişmiş olan Amerika Birleşik Devletleri’nin sanayi ve diğer birçok alanda enerji kullanması ve Çin gibi gelişmekte olup nüfus yoğunluğunun fazla olmasına bağlı olarak enerji kullanım oranının artmasından dolayı bu iki ülke dünyada en çok enerji tüketen ülke konumuna gelmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak da bazı risk unsurları ortaya çıkmaktadır. Bunlar; enerji arz-talebinin coğrafi olarak aynı yerde olmaması ve talebi karşılayacak kaynakların sınırlı sayıda ülkede bulunması nedeniyle enerji arz güvenliği riskleridir. Son yıllarda Türkiye’de de yenilenebilir enerji alanında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. Türkiye’nin yer şekilleri ve konumu dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması konusunda Türkiye son derece elverişlidir. Türkiye’de toplam elektrik üretiminin %35’i yenilenebilir kaynaklar tarafından karşılanmaktadır. Bu kurulu gücün büyük çoğunluğunu hidroelektrik enerjisi oluşturmaktadır. Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretiminde elverişli bir konuma sahip olmasının yanı sıra bazı ekonomik ve hukuki kısıtlamalar bu enerjilerden yararlanmayı engellemektedir. Gelecek yıllarda ise Türkiye yenilenebilir enerji ticaretinde merkez ülke olmanın yanında enerji de kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna gelecektir. Bu olay ve olguların sonucunda ise fosil yakıtların yanı sıra ülkeler  kendi kendine yetebilecek enerji üretebileceklerdir.

Anahtar Kelimeler: Enerji, fosil yakıtlar, yenilenebilir enerji, enerji güvenliği, enerji arz ve talep, rezerve. 

 

GİRİŞ

Enerji bir sistemin kendisi dışında iş yapabilme yeteneği ve kapasitesi olarak tanımlanır. Üretilemeyen ancak mevcut bir formdan diğerine dönüştürülebilen enerji Yunan kökenli bir sözcük olup “en” iç, “ergon” iş kelimelerinden oluşmuştur. Enerji kaynaklarını yenilenebilir enerji ve yenilenemez enerji olarak ikiye ayırmak mümkündür. Güneş, su, rüzgar, gelgit, jeotermal, biokütle enerjisi ve dalga enerjisi yenilenebilir enerji kaynaklarındandır. Bunlara yeni olarak eklenen hidrojen ve toryum da yenilenebilir enerji kaynaklarındandır. Kömür, petrol, doğal gaz vb. Fosil yakıtlar ise yenilenemez enerji kaynaklarındandır. Enerji kavramının tarihine bakacak olur isek: ilk olarak Galileo tarafından 17.yüzyılda enerji kavramı ortaya atılmıştır. Alman fizikçi Hermann Von Helmoltz 1847 yılına gelindiğinde enerjinin bir şekilden diğerine kayıpsız olarak   dönüşebileceğini ileri sürmüş ve enerjiye evrensel boyutta önem kazandırmış bu da enerjinin ilk ortaya atılan ilkesi olmuştur. Bu nedenle insanoğlunun varoluşundan itibaren enerji kullanımına ihtiyaç duyması enerji kaynaklarının keşfedilerek günümüze kadar gelmesinde büyük rol oynamıştır. 

Yenilenemeyen enerji kaynaklarının dünya tüketiminin gelişen endüstrileşme ve teknolojiyle birlikte yaşanan dünya nüfusundaki artışla doğru orantılı olarak artış göstermesi, yeryüzünde sınırlı olan ve dünya coğrafyasında eşit oranda dağılmamış olan enerji kaynakları üzerinde büyük çapta mücadelelerin olmasına neden olmaktadır.

 

YÖNTEM 

“Artan Enerji İhtiyacı” adlı çalışma hazırlanırken konu ile ilgili literatür taraması yapılmış olup tezler ve makaleler üzerinde incelemeler yapılmıştır. İnceleme sonrasında elde edilen bulgular yazıya aktarılarak grafiklerle desteklenmiştir. Yapılan bu çalışmaların kaynakları ise kaynakça bölümünde belirtilmiştir.

BULGULAR

Günümüzde artan sanayi ve teknoloji faaliyetleriyle enerji büyük önem kazanmış ve bütün çalışmaların ana kaynağı olmuştur. Bu ana kaynağın % 84,2’sini yenilenemez yani fosil yakıtları oluşturmaktadır. Bunun temel nedenin ise yenilenebilir enerji kaynaklarına göre daha kolay enerjiye çevrilmesi ve doğal kaynak seklinde bulunmasıdır. 

 

 

Bu tabloya bağlı olarak dünyada enerji tüketiminin %37,6’sını petrol, %24’ünü doğal gaz, %22,6’sını kömür, %8,5’ini nükleer enerjisi ve %7,4’ünü yenilenebilir enerji (güneş, rüzgar, hidro vb.) oluşturmaktadır. Enerji, yapılan çalışmalar sonucunda ülkelerin sosyal ve ekonomik açıdan kalkınmasına ve gelişmesine öncülük etmiştir. Enerji, yaşam standartlarının oluşmasında ve sürdürülmesinde en önemli faktör haline gelmiştir. Ülke  ekonomileri arasındaki çıkar çatışmasından dolayı enerjinin kullanım oranı ve alanı artmış, bunun sonucunda da fosil yakıtlara daha çok ihtiyaç duyulmuştur. Enerji kaynakları kullanımına göre ikiye ayrılmıştır: Birincil enerji kaynakları içerisinde yer alan fosil yakıtlar yenilenemeyen enerji kaynakları olarak adlandırılmıştır. İkincil enerji kaynakları ise birincil enerji kaynaklarının işlenmesi ve bunun sonucunda farklı bir enerjinin elde edilmesi olarak ifade edilmiştir. Fosil yakıtlar kullanıldığında çevreye büyük miktarda karbondioksit gazı yaymaktadır. Yayılan karbondioksit gazı çevrede büyük risk unsurlarını tetiklemektedir. Bunu önlemenin yolu ise fosil yakıt kullanımını azaltıp ülkelerin kendi yerli yenilenebilir enerjilerini üretip dışa bağımlılığını azaltarak ve çevreye verilen zararın en aza indirilmesi sağlanmalıdır. Örneğin Avrupa ülkelerinde havaya salınan karbondioksit gazı diğer ülkelere oranla bir hayli fazladır. Sebebi ise teknoloji ve sanayinin gelişmiş özellikte olup çoğunluğunun fosil yakıtları kullanmasıdır. Fosil yakıtların tükenebilme durumunun bilinmesiyle yapılan kısıtlama ve yarattığı çevre kirliliği gibi sorunlar enerji kullanımının sınırlandırılmasına sebep olmuştur. Fosil yakıtların belli bir coğrafyada bulunması ve arzın fazla olup talebi karşılayacak miktarda bulunmamasından dolayı ülkeler arasında çıkar çatışmaları meydana gelmektedir. Bu da ülkelerin ekonomileri ve enerji üzerinde çalışmalarında ülkeler 

arasında fark göstermiştir. Artan enerji ihtiyacı  ülkeler arasında çeşitli olaylara yol açarak ülkeler arasında politik,  sosyo-ekonomik ve askeri alanlarda büyük anlaşmazlıklara sebep olmuştur.

         

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      

 

 

 

 

Örneğin dünya üzerinde bulunan petrol oranının %17,70’i gibi büyük bir çoğunluğu Venezuela’da bulunmaktadır. Fakat Venezuela gelişmemiş bir ülke olduğu için bu petrolü kullanamamaktır. Bundan dolayı gelişmiş nitelikteki ülkeler Venezuela içerisinde çıkar çatışmasına girmişlerdir. Orta Doğu ülkelerindeki petrol oranları da dünya üzerindeki petrol oranının yarısına yaklaşmaktadır. Suudi Arabistan%15,8, İran%9,4, Irak%8,9, Kuveyt%6,0, Katar%1,5, Kazakistan%1,8, Kanada%10.3 ABD%2,6, Nijerya%2,2, Libya%2,9, Rusya%5,5, Birleşik Arap Emirlikleri%5,8 ve diğer ülkeler%9,8 olmak üzere petrol dağılış oranları bu şekildedir.                                                       

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                

Doğalgazda ise dünyadaki bulunan rezervelerin büyük bir kısmı İran ve Rusya’dadır. İran %18,2 ,  Rusya %16,8 , Katar %13,3 , Türkmenistan %9,4 ve diğer ülkelerin oranı %57,7 şeklinde rezervelere ayrılmıştır.

Ülkelerin gelecekteki durumlarına baktığımızda ise şunlarla karşılaşırız.

RUSYA: Dünyanın en büyük ihracatçısından biri olan Rusya  2035’e kadar bu özellikte kalmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. 2013’te  % 10 olan küresel enerji üretimi 2035’te % 9’a gerileyeceği tahmin edilmektedir. Fakat herhangi bir değişikliğin gözlemlenmeyeceği de tahmin edilmektedir. Çünkü üretimin çoğunu kendi kıtasal rezervelerinden elde etmektedir.

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ: Dünyanın gelişmiş bir ülkesi olan Amerika’da  2021 yılına kadar kendi kendine yetebilecek enerjisinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Enerji tüketimindeki artışları ise doğal gaz ve yenilenebilir enerjide olacaktır. 2028’de de en çok doğal gazın tüketileceği tahmin edilmektedir.

ÇİN: 2035 yılında dünyanın en büyük enerji ithal eden ülke konumuna geleceği tahmin edilmektedir.ve bu oranın %15’ten  %23’e çıkacağı öngörülmektedir. 

AFRİKA: Enerji taleplerinin büyümesinde en hızlı artış gösteren bölge olacağı tahmin edilmektedir. Çünkü temel nedenleri arasında ülkelerin gelişmeye başlaması ve nüfus miktarının artması bulunmaktadır.

ORTADOĞU: Dünyanın en önemli yer altı zenginliklerine sahip bölgesidir. Böylelikle 2035 yılına kadar enerji üretiminde %32’ye varan bir artış göstereceği tahmin edilmektedir. 

TÜRKİYE: Dünyada coğrafi konumu nedeniyle büyük bir öneme sahip olan ülkedir. Bu nedenle her yıl önemi daha da artmaktadır. Türkiye’nin coğrafi konumunun en önemli olanağı avrupa ülkeleri ve ortadoğu ülkeleri arasında petrol ve doğal gaz aktarımında önemli bir geçiş noktası olmasıdır. Bunun yanı sıra yer şekilleri dolayısıyla yenilenebilir kaynaklara da ev sahipliği yapacağı tahmin edilmektedir.Türkiye %72,5 oranla dünyanın en önemli tüketicileri arasında yer almaktadır. Ülkemizde, artan enerji talebinin karşılanması, enerjide dışa bağımlılığın ve çevresel, olumsuz etkilerin azaltılabilmesi amacıyla enerji üretiminde nükleer enerjiden de yararlanılması kararı alınmıştır. Bu çerçevede, Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santralleri (NGS) Projeleri yürütülmektedir. 2014 yılında Türkiye günlük yaklaşık 61.000 varil petrol ve sıvı yakıt üretmiştir. Bu rakam Türkiye’nin petrol tüketiminin %9’unu ancak karşılamaktadır. 2014’te Türkiye’nin toplam sıvı yakıt tüketimi günlük ortalama 712.000 varil olmuştur. Kullanılan toplam sıvı yakıtın %90’ı ithal edilmektedir

SONUÇ

Sonuç olarak denilebilir ki, dünyadaki enerji kullanım oranının artması yalnızca çevrenin kirletilmesi veya fosil yakıtların bilinçsizce kullanılması değil, daha geniş açıdan bakıldığında; siyasi, ekonomi, askeri ve kültürel alanlarda son derece karmaşık bir sorun yumağı olarak görmek doğru olacaktır. Bu sorun yumağının çözümlenmesi için de belli kurallar uygulanarak geliştirilmelidir. 

1-)Bilinçsiz , aşırı ve boş yere enerji kullanımını azaltarak rezervelerin daha uzun süre kullanımına özen gösterilmeli. 

2-)Fosil yakıtların yakıldığında çevreye salınan karbondioksit gazının azaltılması için filtrelerin kullanılması.

3-)Gelişmiş devletlerin ülkler üzerindeki çıkar çatışmalarını ve sömürgeciliği bırakıp doğa dostu olan yenilnebilir enerji kullanımına geçilmeli.

 

Kaynak:

(1)http://www.paranomist.com/enerjinin-tanımı-ve-enerjitürleri.html

(2)https://insamer.com/tr/dunyanin-enerji-gorunumu_388.html

(3)T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, “Petrol”, http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Petrol

(4)http://www.politikagazetesi.org/?q=content/petrol-ve-d%C3%BCnya-siyaseti.

(5)https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

(6)“Dünya ve Ülkemiz Enerji ve Tabii Kaynaklar Görünümü”, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 1 Temmuz 2016, http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fEnerji%20ve%20Tabii%20Kaynaklar%20G%C3%B6r%C3%BCn%C3%BCm%C3%BC%2fSayi_13.pdf

(7) “Enerji Diplomasisi”, http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Enerji-Diplomasisi

(8)http://www.enerjivegüvenlik.com/enerji/enerjikavraminin-tarihselgelişimi

(9)http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa

(10) “Ham Petrol ve Doğalgaz Sektör Raporu, Türkiye Petrolleri”, Mayıs 2016, http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fSekt%C3%B6r%20Raporu%2fTP_HAM_PETROL-DOGAL_GAZ_SEKTOR_RAPORU__2015.pdf

(11)“BP Energy Outlook 2035 Country and Regional Insights-Global”, http://www.bp.com/en/global/corporate/energy-economics/statistical-review-of-world-energy/downloads.html

(12)“BP Energy Outlook 2016 edition Outlook to 2035”, http://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/energy-economics/energy-outlook-2016/bp-energy-outlook-2016.pdf

(13)ERCÜMEN,  Merve Aksoy 27 Ekim 2016  Dünyanın Enerji Görünümü.

grafik 3.PNG
GRAFİK_1.PNG
grafik 2.PNG
bottom of page