Komşu Gezegene Seyahat: MARS
26 Kasım 2011 tarihinde fırlatılan ve 253 günlük bir yolculuğun ardından 6 Ağustos 2012 tarihinde “Kızıl Gezene” iniş yapan Curiosity adlı keşif robotu, insanlığın gezegenler arası bir ırk haline bürünmesinde önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Sürekli artan nüfus, azalan kaynaklar, zorlaşan koşullar karşısında, insanlığın en büyük hedeflerinden biridir Mars ve binlerce insan, onlarca kuruluş bu amaç doğrultusunda sürekli çalışmaktadır. Özel şirketlerin ve bilimkurgu filmlerinden fırlama girişimlerin at koşturduğu bu alanda sadece NASA bile yıllık 18 milyarını bu alana yatırmaktadır. Peki Mars’a yerleşmek için önümüzdeki bu milyar dolarlara sebep olan engeller nelerdir? Mars’ın bize olan uzaklığı mı? Yoksa Mars yaşanabilirlik imkanını bize sunabilecek bir gezegen değil mi? Aslında her ikisi de cevap olarak kabul edilebilir ama daha açıklayıcı olması için başlıkları tek tek açmak daha makul olur.
1-Mars’a ulaşmak kaç günümüzü alır?
-Curiosity’nin (yazının başında belirttiğim robot) araba büyüklüğünde bir robot olduğunu gözönünde bulundurursak Mars’a ulaşması yaklaşık 9 ay sürmüştü. Olası insanlı bir seyahatten bahsedecek olursak eğer, roketin yükünün daha da artacağının göstergesidir bu. Yolculuk sırasındaki insanların yiyecek gibi temel ihtiyaçları ve kas erimesini önlemek için günlük düzenli spor yapmalarını sağlayacak bir alana ihtiyaç duyulması bu işi daha da zor kılıyor. Bunların hepsi birleşince 9 aylık bir yolculuğu geciktirmeye fazlasıyla yetiyor.
2-Mars’a indiğimizi farzedelim. Orada kendi besinimizi oluşturmak ve atmosfere oksijen salmak için bitki yetiştirebilir miyiz?
-Açıkçası işler “MARSLI” filmindeki gibi olmuyor. Curiosity’nin gönderdiği bilgilere göre Mars toprağı bir bitkinin yetişebilmesi için neredeyse tüm mineral ve elementleri içermekte. Lakin yüzdelik olarak Dünyadan çok daha az bir miktara sahip.
Aynı zamanda bir bitkinin yetişmesi için yerçekim kuvveti de önemli rol oynar ve maalesef Mars’ın yerçekimi Dünya’nın yerçekiminin 1/3’ü kadar. Bu da ayrı bi sorun tabiki. Ayrıca eğer bir şekilde bitki yetiştirebildeydik, %96’sı karbondioksitten oluşmuş Mars atmosferi yüksek değerde oksijene dönüşebilir. Oksijeni her ne kadar iyi bir şey olarak bilsek bile, yüksek oksijene maruz kalmak zehirlenmeye yol açar. Olumsuzluklar hep karşımıza çıkmış olsa bile Dünya’daki gibi olmasa da Mars’ta bitkinin yetişebileceğine inanıyorum. Yukarıda belirttiğim olumsuzluklar aslında bu eylemi geçersiz kılmıyor sadece üretim hızında azalmaya neden oluyor.
Şimdilik bitkinin yetişmesini %100 geçersiz kılan bir faktör bulunmamakta.
3-Pekala Mars’ta bitkiyi de yetiştirdik diyelim. Peki Mars’ta günlük kıyafetlerle dolaşabilir miyiz?
Mars atmosferi o kadar incedir ki Dünya atmosferininki gibi güneşin morötesi ışınlarını engelleyecek bir tabakaya sahip değildir. Atmosferin ince olması aynı zamanda Mars’ta anlık hava değişimlerine de neden olabiliyor. Öyle ki gezegende keşfedilmiş su rezervlerin hepsi soğuk ortam nedeniyle buzdan oluşuyor ve böyle bir sorunu ancak özel Mars kıyafetleri ile çözebiliriz. Gezegende sıradan kıyafetle dolaşmak şimdilik hayallerimizin ötesinde bir şey ama bilimin çoğu şeyde yaptığı gibi bunu da çözeceğine inanıyorum.
4- Mars yolculuğu için ne gibi çalışmalar yapılmakta?
20. Yüzyıldan aşina olduğumuz gibi bu yolda süper devletler at koşturmaya devam ederken, 21. Yüzyılda uzay taşımacılığı daha önce hiç tanık olmadığımız yeni bir boyut kazandı: Artık özel şirketlerde uzay maratonuna başladı.
Hemen akla Elon Musk gelebilir ama daha nice özel şirket, devletlerin yapamadıklarını tek başlarına başardılar bile. Mars konusuna geri dönecek olursak eğer, bu yoldaki en büyük adımları ABD merkezli SpaceX şirketi atıyor. Şuanda Starship adını verdikleri bir roket üzerinde çalışıyorlar ve başarıyı yakaladıklarında ilk önce Ay’a, ardından 2025 olmadan Mars’a gidecek bu roket. Şimdilik yolculuk için en muhtemel roket Starship olacak gibi gözüküyor.
NASA’nın da SpaceX’ten geri kalacak bir yanı yok aslında. Kozmik rakamlar değerinde milyarlarca parayı bu yolda ESA (Avrupa Uzay Ajansı) ile harcamaktan geri durmuyor. Ama bu işi devletlerden çok özel şirketlerin (SpaceX, Blue Origin vs) daha hızlı ve daha verimli bir şekilde yapacakları kanaatindeyim.
-Şahsi Düşüncem
Mars gizemini hala korumakta. Çoğu şirket Mars’a inme tarihini vermiş olsa bile kızıl gezegeni tamamıyla anlamak için en az 3-4 yıla daha ihtiyacımız var. Bu süre zarfında tek umudumuz Mars’taki o robotlar. Olasılıkları değerlendirdiğimizde gelecekte Mars’a gidecek kişi şuanda hayatta. O kişi ailenizden biri mi, arkadaşınız mı, İvrizden biri mi, tanımadığınız biri mi, yoksa siz misiniz? Bu sorunun şimdilik tek bir cevabı var: Kim olduğunu zaman gösterecek.....
Yusuf İSLAM