Uzay Tarihi 3- Savaş Bitti, Herkes Eve;
Gemini projesi bittikten sonra bu görev doğrultusunda çok fazla yol katetmiş olan olan ABD, insanlığı aya götürecek olan Apollo projesine hiç hız kaybetmeden başladı. Programın ilk ayağı olan Apollo 1’ in 27 Ocak 1967’de test aşamasındayken içeriden çıkan bir yangın sonucu, içindeki 3 kişilik mürettebatın ölmesiyle Apollo 1,2 ve 3’ün iptal edilmesini bir önceki yazımda belirtmiştim zaten. Birleşik devletler bu kazadan sonra bir müddet programa ara verip kapsülü daha güvenli hala getirmek için çalışmalara başladı. Yaklaşık 10 aylık iyileştirme sürecinden sonra Kasım 1967’de nihayet Apollo 4 fırlatılıp ilk insansız Apollo aracı olarak tarihe geçt. 5. ve 6. görevlerde de kapsül kullanmayan NASA, nihayet Apollo 7’de 3 mürettebatla ilk insanlı testlerine başladı. 10. göreve geldiğimizde tüm zorlukların meyvesi olarak kapsül Ay’ın yörüngesine girip Dünya’ya geri dönmeyi başarınca akabinde gelen görevde Ay’a inmek için hiçbir engel kalmamış ve takvimler 16 Temmuz 1969’u gösterdiğinde Florida’nın Merrit Island kasabasında bulunan Kennedy Uzay Merkezinden, Saturn V roketiyle fırlatıldı. Yaklaşık 4 günlük yolculuğun ardından 20 Temmuz, saat 20:18’de (EZZ-eş güdümlü evrensel zaman) Neil Armstrong “Benim için küçük, insanlık için dev bir adımdı bu” sözüyle Ay’a ilk adım atan insan olarak tarihe geçti. Görev arkadaşı Buzz Aldrin de bu şanlı görevin 2.’si oldu.
Çoğu insan bu iki kişinin varlığından haberdardır ama mürettebatın 3. kişisi Mike Collins’den bihaberdirler. Peki 3. ayak basan kişi midir Mike? Cevap tabiki de HAYIR! Bir önceki yazımda Gemini Projesini ve amacını açıklamıştım. Mike Collins de bu yan projeyle Apollo arasındaki kilit noktaydı. Kapsül aslında iki kısımdan oluşuyordu. Mürettebat ay yörüngesine girdiğinde bu kısımlar ikiye ayrılıp biri yörüngede turlar atmaya devam ederken diğeri aya iniyordu. Ay’daki görev bittiği zaman tekrar uzaya çıkıp yörüngedeki diğer kısımla tekrardan kenetlenip Dünya’ya doğru yolculuk ediyorlardı ve işte o ikinci kısım Collins’in bulunduğu kapsüldü...
Şahsi Fikrim;
Hayatımda insanlığa katkısı olan hiçbir savaş görmedim Apollo projesiyle karşılaşana dek. Sanırım insanlık tarihin tek yararlı savaşı oldu bu “uzay savaşları”. Normalde ilk başlarda Sovyetler bu işin hakimi gözüküyordu ama rakibi Sovyetler karşısında çoğu ipin ucunu kaçıran ABD, Ay misyonuyla bu yarışın galibi oldu. Rakibine yetişmek için koşmak yerine zıplayarak onların önüne geçmeyi tercih ettiler ve buna değdi de. Bu savaşın sonucundan dolayı olacak ki NASA, uzay için bir ikon haline geldi, uzay deyince akla gelen ilk isim oldu ve bu hala devam ediyor.
Ay misyonundan sonra komplo teorisyenleri aslında ABD’nin hiçbir zaman Ay’a gitmediğini, tüm bunların Sovyetler’i yıkmak için kurgulanmış bir oyundan ibaret olduğunu iddia ettiler ve görüyoruz ki bu görüşe hala milyonlarca insan inanıyor. 2000’lerin başında olsaydım bile az da olsa bu görüş benim de kafamı kurcalardı herhalde ama günümüzde böyle bir teoriyi ciddiye almak tamamen mantıksız. Komplo teorisini destekleyen tüm delilleri NASA birbir çürüttü lakin inanmamak konusunda ısrar eden birçok insan mevcut hala. NASA olayların böyle gelişeceğini tahmin etmiş olacak ki son görev ayağında Ay’a çok özel aynalar yerleştirdi. Eğe elinizde gerçekten çok güçlü bir lazer ışını varsa ve bunu aya tutarsanız, bir süre sonra ışığın aynadan yansıyıp tekrardan size geldiğine şahit olabilirsiniz. Eğer bu da sizi tatmin etmiyorsa Ay’ın yörüngesinde dolanan uyduların çıkardıkları 3 boyutlu ay haritasıyla astronotların çektikleri fotoğrafları kıyaslayabilirsiniz. Eğer bu da bazılarını tatmin etmemişse onlara tek cevabım var: Bilim konusunda inat etmeyi lütfen bırakın...
3. Bölüm Sonu
Yusuf İSLAM