Uzay Tarihi 4- Musk mı, Bezos mu?
20.yüzyılın yarısında başlayan roket bilimi gösteriş meraklısı büyük devletler sayesinde kısa sürede yükselişe geçmiş ve milyonlarca gözün gökyüzüne çevrilmesine olanak sağlamıştır. Newton’ın etki-tepki yasası mantığıyla çalışan bu devasa yapılar yerçekimine meydan okuyarak yüzlerce kilogramlık yükleri uzay diye adlandırdığımız boşluğa taşımıştır yıllarca. Dünyadan kurtulmak için asgari hızlarının 11,2 km/s olması gerektiğini göz önünde bulunduracak olursak saniye başına kaç litre yakıt harcayacaklarını az çok tahmin ediyoruzdur. Peki evimizin garajında ürettiğimiz bir uyduyu uzaya göndermek maddi sınırlarımızı ne kadar zorlardı?
Dünya, roketlerin sadece büyük devletler tarafından inşa edildiklerine şahit oldu yıllarca ve bu 21. Yüzyıl başlarına kadar devam etti. Dünya’nın belki de en zor işi kabul edilen bu alana bazı özel şirketler girmeyi göze alsalar bile çok azı girişimlerini sürdürmeye devam etti. Bu başarılı şirketlerden biri de Afrika asıllı genç bir girişimcinin SpaceX adını verdiği şirketti. 17 yaşında Kanada’ya ardından ABD’ye geçip sırasıyla Zip2 ve PayPal şirketlerinden 165 milyon dolar kazanıp 30’lu yaşlarının başında kurduğu bu şirketle Mars’ı kolonileştirme ve uçuş maliyetlerini düşürmeyi amaçlayan Elon, şimdiden maliyetleri yarıya indirmiş ve sektörün önünü fazlasıyla açmıştır. Şubat 2018’de Tesla marka arabasını uzaya gönderip kamuoyun ilgisini çeken Musk, sıradaki hedefinin Ay geri dönüş olduğunu açıkladı. Peki bu adamı böylesine çılgın bir alana sürükleyen neydi?
20’li yaşlarında multi-milyoner olan Elon Musk bu parayla sıradışı bir şey hedefler: Mars’a fare göndermek. Bu yolculuğu tamamlayacak roketi satın almak için Rusya’ya (o dönem Rusya ucuz roketler için en mantıklı ülkeydi) gider ve maliyet beklediğinden fazla olunca eli boş bir şekilde eve dönerken uçakta bir bilgisayarda roketi inşa etmenin ne kadara mâl
olacağını hesaplar ve ilginç bir şey keşfeder: roketi çok daha ucuza mâl etmeyi.. Fare projesinden tamamıyla vazgeçip hemen roket fabrikası açmak için çalışmalara başlar. İşte SpaceX böyle kurulur.
Peki ya Bezos?
1994’de (yani .com çılgınlığının başlarında) daha çok, kitap satmak için şirketi kurup, ilerleyen yıllarda çok çeşitli bir e-ticaret markasına bürünen Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, çocukluktan itibaren merak duyduğu uçsuz bucaksız uzaya açılmak için Blue Origin şirketini kurar. Mars yerine daha çok (şimdilik) Ay’ı baz alan Jeff’in bu büyük misyon doğrultusundaki en büyük rakibi tabiki de SpaceX’tir ve hangisinin galip geleceğini bize zaman gösterecek.
-Şahsi Fikrim;
Zaman aktıkça sahip olduğumuz algılarımız da değişiyor. 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısına bakarsak eğer devletlerin uzaya hakim olduğuna şahit oluruz. Yıllar geçti ve Spacex gibi şirketler doğunca uzaya ve roketlere olan algımız da değişti. İlerleyen yıllarda bu değişimin hangi boyutlara erişeceğini tam tahmin edemem ama kaçınılmaz geleceğin roket bilimini hat safhalara çıkaracağına eminim.
Şimdi Spacex’le Blue Origin’e gelelim. Her ne kadar da bu iki şirketin arkasında güçlü kişiler olsa da benim umudum daha çok SpaceX’te. Hem yeniden kullanılabilir roket teknolojilerini hemde roket tasarımlarının eksik olduğunu düşündüğüm Blue Origin, benim gözümde gelecekte 2. planda olacak. Musk Mars’ta çoktan kahvesini içerken, Bezos 385 bin km ötemizdeki uydumuzda Ay tozlarıyla uğraşacak. İnternette kısa bir araştırma yapsanız bile bana hak vereceğinize inanıyorum.. Spacex bu çalışmayla galip gelecek veya işler tam tersine dönecek....
4. Bölüm sonu-FİNAL(şimdilik)
Yusuf İSLAM